Statü Endişesi

“Merdivendeki konumumuz bizim için önemlidir çünkü benlik imgemiz (kendimizi nasıl algıladığımız) başkalarının bizi nasıl algıladığı ile birebir alakalıdır. Nadir istisnalar dışında (Sokrates ve İsa gibi), hepimiz kendimize tahammül edebilmek için dünyanın bize saygı duyduğuna dair birtakım işaretler arar, onlara bel bağlarız.” -Statü Endişesi, Alain de Botton

Şubat 11, 2024 - 11:25
Şubat 11, 2024 - 20:13
 0  9
Statü Endişesi
STATÜ ENDİŞESİ

Statü kelimesi Latince’de statum “ayakta duruş” anlamına gelir. Statü bir nevi toplumdaki duruşumuzdur. Statü beraberinde para, özgürlük, başarı getirir ama statünün bize kattığı en önemli olgu belki de önemsendiğimiz ve değerli olduğumuzu hissettirildiğimiz anlardır.

Statü endişesi eski zamanlardan beri insanların hayatlarında yer alan olgulardan bir tanesidir. Geçmişi tarım toplumlarıyla ve yerleşik hayata geçişle başlamıştır. İnsanlar mal ve mülk edinmeye başladıkça buna paralel olarak da statü kavramı ve ardından statü endişesi oluşmaya başlamıştır. Statü endişesi eski zamanlardan bu zamanlara şekil değiştirmiş olsa da temelde aynıdır. Statü endişesi, güç kaybetme, işlevsizlik ve başarısızlık kavramları üzerinden şekillenir. Aynı işte çalışan kişiler, gazeteye çıkan yaşam öyküleri veya arkadaşlarımızın bizden daha büyük başarılar elde etmesiyle gibi örnekler statü kavramını bizde tetiklendirir. Kıyaslama yapmak statü endişesini tetikleyen en önemli unsurlardan bir tanesidir. Beş kişilik bir grubunda herkesin boyunun yaklaşık olarak aynı olması bu gruptaki insanların moralini etkilemezken , bir başka grupta boy farkının yüksek olması kişilerin kendilerini daha aşağıda hissetmesine sebebiyet verebilir. Statü endişesi bizim beklentilerimiz ve kıyaslamalarımızın bütününün bir sonucudur. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki kendimizi haberlere çıkan ve çok başarılı olarak gördüğümüz kişilerle kıyaslamak yerine, gündelik hayatta çevremizdeki insanların başarılarıyla kıyaslarız ve çevremizdeki insanlara karşı içimizde daha çok endişe besleriz. Bunun başlıca sebebi yakın arkadaşlarımız ve çevremizin başarılı olursak bizlere vereceği değerin artacağı düşüncesinden gelmektedir.  Başkalarından onay alma ihtiyacımızın iki temel sebebi vardır. Bunlardan ilki fiziksel olanıdır, eğer toplum tarafından onaylanmazsak fiziksel rahatsızlığa ve tehlikeye sebep olabilir. Çoğunluğun onayı her zaman daha güvende hissettirir. İkinci olarak da toplumdan onay ihtiyacımızın psikolojik nedenleridir. Başkaları tarafından saygı göremezsek kendimize olan güvenimiz tehlikeye düşebilir. Fakat, Schopenhauer’ın sözleri saygının değeri hakkında bizleri aydınlatabilir : “Bir müzisyene, bir iki kişi dışında seyirci kitlesinin tümüyle sağırlardan oluştuğu söylenecek olsa, müzisyen yine de seyircinin coşkun alkışı karşısında kıvanç duyabilir miydi acaba?”

Statü endişesine bir diğer önemli etken de meritokrasidir. Meritokrasi kavramının yaygınlaşması ile statü endişesi daha sık karşılaşılan bir durum haline gelmiştir. Meritokrasiye göre insanlar başarılı oldukları sürece saygıyı hak ederler ve bu doğrultuda toplumda statü elde ederler. Her ne kadar adil görünse de meritokrasi uzun vadede kişinin sadece ve sadece kendi başarılarına odaklandığı ve dış faktörlerin başarı üzerindeki etkisini görmezden geldiği için etkili bir öz değerlendirme yöntemi olarak alınamaz.

Statü endişesiyle başa çıkmanın en etkili üç yolu vardır. Birincisi, meritokrasiyi tam anlamıyla kabul etmeyerek gerçekleştirebilir. Başarısızlıklarımızın tamamen kendimizden kaynaklı olmadığının bilincinde olarak gerçekleştirebiliriz. İkinci olarak, kendi başarı tanımımızı yapmak bize yardımcı olabilir. Başarının tek bir yolu yoktur. Toplumun başarı anlayışı, pek çok açıdan bizi kısıtlar ve endişelenmemize sebebiyet verir. Fakat kendi tanımlarımız bize serbestik ve esneklik sağlayarak kaygılarımızı azaltır. Sonucu olarak da başarılarımızın kişiliğimizden ayrı olduğunun bilincinde olmalıyız. Başarılarımızın fazlalığı her ne kadar toplum tarafından saygı ile karşılansa da her bireyin kendine has özellikleri olduğunu unutmamalıyız.

 

Kaynakça

De Botton, A. (2008). Status anxiety. Vintage.

Tepki Ekle

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

Meltem Pazar Odtü Kuzey Kıbrıs Kampüsünde 4.sınıf Psikoloji öğrencisiyim. Sosyal psikoloji, nöropsikoloji ve felsefe ilgi alanlarım arasında. Bu konular üzerine araştırma ve okuma yapmaktan keyif alıyorum. En sevdiğim hobim kitap okumak. Her daim yeni bilgiler edinmeyi ve öğrenmeyi seviyorum.