Terk Depresyonu

İlk bağ , dünyaya gelmeden önce anne karnında göbek bağıyla kurulur. Bu yüzden her insanın bağ kurduğunu ifade etmek gerekmektedir. Anneyle beraber yaşamındaki ilk bağı kuran bebek önce emekleyerek sonrasında yürümeye başlayarak anneden uzaklaşmaya başlar. Bir yaşına kadar anneye bağımlı olan bebek, tek başına bir eylemi gerçekleştirebilmenin (yürümenin) hazzını tattığı için bağımlı olmak onun için artık çok da önem arz etmez. Hayatındaki ilk ayrılma hazzını tadan bebek aynı zamanda bu deneyimin kaygısını ve korkusunu da yaşamaktadır bu duyguları yaşayan birey duygusal güvenliğini sağlayabilmek amacıyla annenin varlığını, yakınlığını sık sık kontrol etme ihtiyacı duyar. Hepimizin deneyimlediği bu süreçte annenin tutumu büyük önem taşımaktadır: anne , çocuğa yanında olduğunu hissettirerek bağımsız hareket edebilmesine izin vermelidir.Yanında olduğunu hissettirememek ya da bağımsız hareket etmesine izin vermemek çocuk için çok büyük patolojiler doğurabilmektedir .Çünkü çocuğuyla bu süreci sağlıklı geçiremeyen annelerin de bazı patolojilerden ötürü bu tutumlara sahip olduğu saptanmıştır .Çocuk, anne karnında oluşmaya başladığı ilk günden anneden bağımsız hareket etmeye başladığı güne kadar annesine bağlıyken bunu bir anda sonlandırması patolojik rahatsızlığı olan bazı anneler için kabul edilemeyen bir durum olabilmektedir .Ama bilinmesi gerekir ki bebeğin anneden uzaklaşarak bağımsız hareket etmeye başlaması olağan bir durumdur ve ‘kendilik aktivasyonu ‘ olarak literatüre geçmiştir. Kendilik aktivasyonu anne tarafından onaylanan ve sağlıklı bir şekilde geçirilen çocuk, ileriki yaşlarda kendi kararlarını alabilen, yalnız kalmaktan korkmayan, çevresi tarafından sürekli onaylanma ihtiyacı duymayan, özgüveni yerinde bir birey olarak yetişir. Fakat kendilik aktivasyonunu sağlıklı bir şekilde geçiremeyen çocuk, ilk bağı olan anneden emekleyerek, yürüyerek uzaklaşmak istediğinde anneden gerekli desteği ve duygusal yardımı alamadığında Masterson’un ‘TERK DEPRESYONU ‘olarak tanımladığı durumu yaşayabilmektedir. Bu durumu yaşayan çocuk: ‘kendilik aktivasyonumu gerçekleştirirsem terk edilirim ’şeklinde şartlanarak ileriki yaşamında pasif, korkak ve bağımlı kişilik geliştirir. Bu durumu yaşayan bireyler hayatlarında ne kadar başarılı bir kariyerleri ya da maddi açıdan çok rahat oldukları bir yaşama sahip olsalar da bir restoranda tek başlarına yemek yemek , tek başlarına kıyafet almak ya da evlilikleri konusunda çevredekilerinin fikrini almadan karar vermek onlar için büyük zorluk taşımaktadır . Anne babaları tarafından bağımsız hareketleri ve kendilik aktivasyonu onaylanıp desteklenen bireylerin ise hayatlarında bazı zorluklar olsa da bunlarla tek başlarına dahi olsa başa çıkabildikleri ve zor şartlarda da başarılı olabildikleri, hızlı ve doğru karar verebildikleri gözlemlenmiştir.

Terk Depresyonunu literatüre kazandıran J.F.Masterson ’Anne , çocuğuna sağladığı duygusal yakıtı keserse (yaşam enerjisi ,libidinal enerji …)çocuk terk depresyonu yaşar. Bir uzvunu ya da organını kaybeden birey ne kadar acı hissederse terk depresyonu yaşayan bebek de bu düzeyde bir acı hisseder. ’Yani aslında bireylerin şehir değiştirirken, sevgiliden ayrılırken, aileden birini kaybederken yaşadıkları yoğun ve acı his bebeklikteki terk depresyonun izidir. Çocukluktan gelen hislerin izi ileriki yaşlarda görülebilmektedir bu yüzden çocukluk mümkün olduğunca sağlıklı ve derin izler bırakmayacak şekilde geçirilmelidir. Edip Cansever’in de dediği gibi ‘Gökyüzü gibi çocukluk ,hiçbir yere gitmiyor.’ Çocukluk, gökyüzü gibi olsun ve hiçbir yere gitmesin.

Kaynakça

Psikoterapi enstitüsü//masterson.com dergi park//terk depresyonu eksisozluk//1923