MADDE KULLANIMI VE BAĞIMLILIK

Madde bağımlılığı, merkezi sinir sistemi üzerinde hoş etkiler arayan bir kişinin herhangi bir uyuşturucu maddeyi tüketmesi anlamına gelir. Bu tür bir kullanım, kişinin öz kontrolünü zayıflatır ve özgünlüğünü aşındırır; bu da yeni tutum ve davranışların ortaya çıkmasına neden olur ve uzun vadeli biyolojik değişikliklere dayanan karmaşık bir soruna yol açar. Bu sorun, bireysel psikolojik, sosyal ve biyolojik faktörlerin etkileşiminden etkilenerek bütünsel bir yapı oluşturur ve madde bağımlılığı sorununa dönüşür. Bu nedenle, soruna çok boyutlu bir yaklaşım ve farklı açılardan değerlendirmeler gereklidir. Muayene etiyolojik açıklamalara odaklanır ancak aynı zamanda tanır, tedavi eder, önler ve temelde gizler. Bağımlılık yapan madde kullanımı, tüm dünyada ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Alınan çeşitli önlemlere rağmen, özellikle gelişmekte olan ülkelerde madde kullanımı artmaktadır. Dünya genelinde ve Türkiye'de gençlerin madde kullanımına ilişkin araştırmalar çoğunlukla ilkokul ve lise dönemlerini kapsar.

Kasım 19, 2023 - 02:17
Kasım 19, 2023 - 17:01
 0  13
MADDE KULLANIMI VE BAĞIMLILIK
MADDE KULLANIMI VE BAĞIMLILIK

Madde bağımlılığı bozuklukları, nüfusun büyük bir kısmında ciddi sakatlığa neden olur. Bu sorunlar erken teşhis ve uygun müdahale ile önemli ölçüde azaltılabilir. Ancak hekimler hastaların yarısından azına tanı koymakta ve sadece küçük bir yüzdesine tedaviye yönlendirilmektedir. Ayrıca, yasadışı madde kullanımı, işlevselliğin birçok yönünü bozar ve eşlik eden hastalıklar, maddeye bağlı bozukluğu olan hastaların %60-75'ini etkiler. Yaygın olarak kötüye kullanılan farmasötikler de dahil olmak üzere 11 tür kimyasal belirlendi ve duruma neden olan diğer tedaviler ve zehirler "diğer veya bilinmeyen" kategorisine yerleştirildi. Maddeyle ilgili spesifik bozukluklar arasında madde kullanımının neden olduğu zehirlenme ve yoksunluğun yanı sıra madde kullanım bozuklukları olarak sınıflandırılan bağımlılık ve suistimal yer alır. Üniversite yılları, ergenliğin getirdiği zorlukların yanı sıra, evden ve aileden ayrılma, yeni çevreye uyum sağlama, kariyer beklentilerine ilişkin belirsizlikler, iş arama gibi pek çok sorunu da beraberinde getirir. Bu zorluklardan kaynaklanan artan kaygı ve stresin üniversite öğrencileri arasında tütün, alkol ve madde kullanımının artmasına katkıda bulunduğu ileri sürülmektedir. Türkiye'de madde kullanımını etkileyen faktörleri araştıran çalışma sayısı oldukça azdır. Tipik olarak ergenlik döneminde başlayan madde kullanımı, psikolojik, sosyal ve kültüre faktörlerden büyük ölçüde etkilenir. Gençler, zevk almak, sosyal ve duygusal ihtiyaçlarını karşılamak, sorunlardan kaçmak ve heyecan peşinde koşmak gibi çeşitli nedenlerle madde deneyebilirler. Gençler arasında sigara, alkol ve uyuşturucu kullanımının öncüsü olarak çok sayıda risk faktörü belirlenmiştir. Bu faktörler aile, akran, okul ve kişisel özelliklerin yanı sıra diğer riskli davranışların yanı sıra sosyal ve çevresel etkileri de kapsar. Aile üyelerinin olumsuz tutum ve davranışları ergenlik döneminde madde kullanımı açısından risk oluşturabilir; aile içinde madde kullanımı ve ailenin bu tür davranışlara karşı toleransının yüksek olması gibi örnekler verilebilir. Kendine güven, öz saygı ve sosyal destek gibi psikolojik özellikler ile sigara, alkol ve madde kullanımı arasında bir bağlantı olduğuna dair göstergeler vardır.

Madde kullanıcıları sıklıkla düşük özgüven sergilerler. Sosyal desteğin, özgüvenin ve benlik saygısının arttırılmasının madde kullanımına karşı 'koruyucu faktörler' olduğu öne sürülüyor. Ayrıca madde kullanımı çeşitli psikiyatrik sorunlarla ilişkili semptomları hafifletmek için de kullanılabilir. Bu sorunlar arasında özgüven eksikliği, depresyon, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, anksiyete bozuklukları ve fiziksel, cinsel ve duygusal istismar deneyimleri öne çıkıyor. Ergenlerde madde kullanımıyla en sık ilişkilendirilen bozukluk olarak depresyon ön plana çıkmakta, bunu anksiyete bozuklukları ve diğer psikiyatrik durumlar takip etmektedir. Madde kullanımı yüksek anksiyete düzeyleri ve anksiyete bozuklukları ile bir arada bulunur. Bu nedenle bu durum aralarında karşılıklı bir ilişki olduğunu düşündürmektedir. Madde kullanımı kaygı düzeylerini yükselterek kaygı bozukluklarını tetikleyebildiği gibi, yüksek kaygı düzeyleri ve kaygı bozuklukları da madde kullanımına başlama riskini artırabilmektedir. Ergenlerde madde bağımlılığının ortaya çıkması aile yapısıyla yakından ilişkilidir; çatışmalar, aile içi sorunlar, zayıf aile bağları ve sosyal destek eksikliği madde kullanımı için önemli risk faktörleridir. Çalışmamız kaygı düzeyinin yüksek olduğu ve sosyal desteğin düşük olduğu durumlarda uçucu madde kullanma riskinin daha yüksek olduğunu ortaya çıkardı. Ayrıca fiziksel ve veya cinsel istismar madde kullanımı için önemli risk faktörleridir. Yapılan çalışmalarda, istismar yaşantısı bulunan kişilerin, bu yaşantının getirdiği birtakım psikolojik sorunların etkisiyle veya bu sorunlarla bir baş etme yolu olarak madde kullanımına yönelebildiği ifade edilmektedir.

Bir araştırmaya göre, babanın veya kardeşin sigara ve alkol kullanma alışkanlığı, gençlerin sigara ve alkol tüketimine yönelme olasılığını artıran faktörler olarak tespit edilmiştir. Ayrıca, araştırmada yakın bir akrabanın madde kullanımına bulaşmasının kişinin de madde kullanma riskini artırdığını ortaya çıkarmıştır. Ergenlik, toplumsal ve çevresel faktörlerden yoğun olarak etkilenen bir dönemdir. Bu dönem, kimlik belirleme ve sosyokültürel değer yargılarına yönelik örneklerin ve modellemenin öğrenmede önemli rol oynadığı, önemli etkilerin olduğu bir dönem olarak hizmet vermektedir. Bu evrede genç bireyler, çevrelerinden gelen olumlu ve olumsuz tutum ve davranışlara karşı duyarlıdır. Ergenlik döneminde madde kullanımına başlamada aile üyelerinin ve yakın arkadaşların önemine vurgu yapan birçok yayın bulunmaktadır. Ailede madde kullanımının yaygınlığının, gençlerin bu tür davranışları taklit etme eğilimine katkıda bulunduğu genel olarak kabul edilmektedir. Araştırmaların çoğu, gençlerin yaşadığı sosyal çevrenin, özellikle de sigara içmenin ve madde kullanımının yaygın olduğu hanelerde, madde kullanımını teşvik ettiğini tutarlı bir şekilde ortaya koymaktadır.

Sonuç olarak, üniversite öğrencilerinde sigara, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı yaygındır ve üniversitede sigaraya başlayanlar da fazla sayıdadır. Bulgular madde kullanımı ile şiddete uğrama, yüksek sürekli kaygı ve düşük algılanan sosyal destek arasında bir ilişki olduğunu göstermektedir. Ailedeki bireylerin ve yakın çevredeki kişilerin madde kullanıyor olmalarının madde kullanma açısından risk oluşturduğu görülmektedir. Madde kullanımı açısından üniversite öğrencileri riskli grup olarak görülmeli ve bunları önlemeye dönük çalışmalar yapılmalıdır. Öncelikle üniversitelerde madde kullanımını önlemeye dönük politikalar geliştirilmelidir. Üniversite öğrencilerinde stresin ve şiddetin azaltılmasına ve yaşam becerilerinin geliştirilmesine dönük programlar sunulabilir. Üniversitelerin mediko- sosyal merkezleri sadece tedavi edici sağlık hizmetleri değil aynı zamanda koruyucu ve önleyici hizmetleri de sunan bir yapıya dönüştürülebilir.

KAYNAKÇA
Asan, Ö., Tıkır, B., Okay, İ. T., & Göka, E. (2015). Bir AMATEM birimine başvuran alkol ve madde kullanım
bozukluğu olan hastaların sosyodemografik ve klinik özellikleri. Bağımlılık Dergisi, 16(1), 1-8.
Balseven, A., Özdemir, Ç., Tuğ, A., Hancı, H., & Doğan, Y. B. (2002). Madde kullanımı, bağımlılıktan
korunma ve medya. Sürekli Tıp Eğitim Dergisi, 11(3), 91-93.
Kaya, E. (2014). Madde kullanım bozuklukları. Okmeydanı Tıp Dergisi, 30(2), 79-83.
Turhan, E., Inandi, T., Cahit, Ö. Z. E. R., & Akoğlu, S. (2011). Üniversite öğrencilerinde madde kullanımı,
şiddet ve bazı psikolojik özellikler. Turkish Journal of Public Health, 9(1), 33-44.

Tepki Ekle

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

Berra Deniz Keskin Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Kampüsünde Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık 4.sınıf öğrencisiyim.