Yapılandırılmış Duygu Teorisi

Yaşamımızda deneyimlediğimiz her bir olay veya an için beynimiz bir duygu ile eşleşir. Geçmişten günümüze birçok psikolog ve nörolog duygular hakkında araştırmalar ortaya koymuş, konuyu farklı perspektiflerden incelemiştir. 2006 yılında Lisa Feldman Barrett tüm bu çalışmalar ışığında, duygulanmayı daha somut ve kapsamlı şekilde açıklamayı hedefleyerek yapılandırılmış duygu teorisi ile ilgili görüşlerini geliştirmiştir.

Ekim 27, 2023 - 15:29
Ekim 27, 2023 - 16:53
 0  12
Yapılandırılmış Duygu Teorisi
Yapılandırılmış Duygu Teorisi

Yapılandırılmış Duygu Teorisi'nden önce tarih boyunca birçok tartışmaya konu olmuş “Duygu nedir?” sorusuna cevap bulunmalıdır. Günümüzde hâlâ farklı disiplinlerde farklı tanımları bulunan bu soru genel olarak; fizyolojik, nörolojik, bilişsel ve davranışsal tepkilerle gelen, kişisel deneyimler bütünü olarak açıklanabilir. Fakat kitabına uygun birçok tanımda olduğu gibi bu tanım da havada kalabilmektedir. Konuyu temellendirmek ve anlamak için geçmişten günümüze ortaya atılmış duygu teorilerini incelemek gerekmektedir.


Darwin Evrimci Teori
Darwin, evrim sürecini zihinsel aktiviteler yönünden açıklarken bir duygu teorisi de ortaya atmıştır. Darwin’e göre duygusal ifadeler sonradan öğrenilmez, doğuştan gelir. Hayatta kalma içgüdüsünün bir parçası olarak tezahür eder. Bu sebeple birçok duygunun ifade ediliş şekli aynıdır, kişiden kişiye farklılık göstermez ve iletişimsel bir işlev taşımaz.

James-Lange Teorisi
Bu teoriye göre duygular fizyolojik değişimlerin beyin tarafından yorumlanmasıyla ortaya çıkar. Örneğin bir tehlike anında kalp atışımız hızlandığı için korku duyarız, korku duyduğumuz için kalp atışımız hızlanmaz.

Cannon-Bard Teorisi
James-Lange duygu teorisine eleştirel olarak ortaya çıkmıştır. Bu teori fizyolojik tepkilerin tek başına duyguların algılanmasında yeterli olmayacağını savunur ve bilişsel etkinliklerin varlığına dikkat çeker. Fizyolojik tepkilerin tepkisel hızının, duygunun ortaya çıkmasına göre çok daha yavaş olduğunu ve fizyolojik tepkilerin birçok duygu ya da durumun ortak dışa vurumu olabileceğini ortaya koyar.

Stanley Schachter Duygu Teorisi
Schachter duyguyu açıklarken fizyolojik ve bilişsel süreçleri birbirinden ayrı düşünmenin mümkün olmadığını, bunun yanında kişisel yaşantıların da duyguları ifade etme ya da fizyolojik tepkiler vermede rol oynadığını savunur. 


Lisa Feldman Barrett ise bu teoriler ışığında duygu deneyimini ve algısını bilimsel olarak açıklamayı amaçlayan bir teori ortaya atmıştır. Yapılandırılmış Duygu Teorisi'ne göre duyguların algılanışı ve ifade edilişini sadece genetik faktörler, fizyolojik tepkiler ve hayatta kalma içgüdüsüyle açıklamak mümkün değildir. Her insan kültürel, sosyal ve psikolojik açıdan biricik deneyimler yaşar. Dolayısıyla duyguları algılayış ve ifade ediş açısından farklılık görülmesi kaçınılmazdır.


Duygular beyinde iş birliği içinde, birbiri ardına çalışan bir dizi sinir ağı sayesinde algılanır. Beynimizde her bir duygu için ayrı sinirsel yapılar yoktur. Bu sebeple Barrett, bir uyarıcının beynimize birden fazla duyguyu açığa çıkarabileceğini savunur. Bu karmaşayı ortadan kaldırabilmek için ise “Duygu Kategorileri” ifadesini kullanır. Yapılandırılmış Duygu kuramına göre beynimiz duyguları algılarken kişinin mevcut durumunu ve geçmiş yaşantılarını göz önünde bulundurarak işlevsel her türlü eylem için model oluşturur, bu durum duyguları tahmin edilebilir kılar. Yani bir nesne ya da olayım herhangi bir duygu kategorisine yerleşmesi için daha öncesinde yaşanmış olmasına gerek yoktur. Beyin, belirli bir anda bir duygu örneği oluşturmak için iç algısal tahminler ve öncesinde oluşturduğu modeller sayesinde şimdiki anı tahmin eder ve kategorize eder. Bu süreç sayesinde soyut gibi görünen duyguyu algılama deneyimini somutlaştırmış olur. Örneğin kişi bir yılının varlığının ortaya çıkaracağı hoş olmayan etkiyi tahmin ederse, bu beyin tarafından kategorize edilir ve korku deneyimi ortaya çıkar.


Sonuç olarak, duygu örnekleri, iş birliği içinde çoklu beyin ağları tarafından tüm beyin boyunca inşa edilir. Bu yapıya giren bileşenler; iç algı, kavramlar ve sosyal gerçekliği içerir. İçsel tahminler, bedenin durumu hakkında bilgi sağlar ve nihayetinde temel, öfke, korku, iğrenme, şaşkınlık, mutluluk ve mutsuzluk gibi duyguları üretir. Tüm bu duygular kişinin yaşantıları ve evrensel gerçeklerle birleşerek beyinde bir kod oluşturur. Gerçek ya da tahmini uyarıcılar vasıtasıyla geri çağırılan kodlar sonucunda duygunun algılanışı gerçekleşmiş olur. Barrett kendinden önceki teorileri kanıtlama ya da aksini ispat etme yolunu izlemek yerine yeni ve daha kapsamlı sorular sormuştur. Kavramları somutlaştırarak bilimsel bir gerçek ortaya koymayı amaçlamıştır. Klasik görüşün bazı eski varsayımlarını yok saysa da önerilen hipotezleri tutarlı bir teori ortaya koymuştur.

Kaynakça

Bintaş P., Yorulmaz O.,Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in Psychiatry 2022; 14(2):195-206

 Barret L. F.,(2006). "Solving the emotion paradox: Categorization and the experience of emotion". Personality and Social Psychology Review. 10 (1): 20-46.

Tepki Ekle

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow